Çocuklarda Normal Uyku Fizyolojisi ve Farklı Gelişim Dönemlerinde Uyku Sorunları
Sirkadyen ritimden biyolojik saat olarak adlandırılan ön hipotalamus sorumludur. Uyku elektroensefalogram (EEG) aktivitesi, göz hareketleri ve kas tonusuna göre Rapid Eye Movement (REM) ve Non-REM (N-REM) olmak üzere 2 evrede incelenir. N-REM evre uyanıklık sonrası enerji ve besinsel dengesizliklerin düzeltildiği ilk 6 ayda şekillenen bir evre iken, REM evresi, nörolojik, duygusal gelişim, hafıza oluşumu ve öğrenme için gereklidir. Uyku sırasında döngüsel olarak tekrarlanan N-REM ve REM evreleri zamanında doğan bir bebekte yaklaşık 50 dk sürerken, aşamalı olarak artarak okul çağında bu süre 90-110 dakikaya çıkar. Bu döngüler sırasında ise kısa uyanıklık dönemleri gerçekleşir. Bu nedenle bebeklerin gecede 6-9 kez kısa uyanıklıklar yaşaması beklenen bir durumdur.
1-3 yaş arası uyku gereksinimi yaklaşık 12-13 saat olup, çoğunlukla 18 ay civarında gündüz uyku ihtiyacı bire düşer. Bu dönemde ayrılık kaygısına bağlı gece korkuları ve kazanılan becerilere bağlı güç çatışmaları nedeni ile yatağa gitmek konusunda sorunlar başlayabilir.
Çocukların 4-5 yaş civarında gündüz uyku ihtiyaçlarının kalmadığı kabul edilmektedir. Okul çağındaki çocuklarda toplam uyku gereksinimi 10-11 saat olup, gündüz uyku gereksinimi beklenen bir durum olmadığından sınıfta, serviste ve evde gündüz uyuklayan bir çocuğun uyku niteliğinin değerlendirilmesi gereklidir. İlkokul çağındaki bir çocuğun sabah kendiliğinden uyanabilmesi beklenir.
Çocuklarda uyku; oda ısısı, gürültü, ışık, yatak güvenliği, uyku pozisyonu, uyku şeması, beslenme düzeni, kestirme, birlikte uyuma, ebeveyn davranışları, kültürel özellikler, bağlanma, bebeğin mizacı, annenin ruh hali, bebeğin hastalık durumu ve ilaç kullanımı gibi pek çok faktörden etkilenebilmektedir.
Özellikle erken çocukluk dönemi uyku sorunlarının çocuk üzerine olumsuz etkilerinin yanı sıra aile işlevselliğini de bozduğu ve ebeveyn ruh sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.
Çocukluk çağında kalitesiz ve yetersiz uykusu olanlarda artmış obezite riski vardır. Bazı çalışmalarda kısa uyku süresi, insülin direnci ve artmış hipertansiyon riski ile ilişkili bulunmuştur.
Uyku sorunlarının %10 oranında kalıcı olduğu ileri sürülmektedir. 2-4 yaşta uyku sorunu olanların %50’sinin 14 yaşta da uyku sorununun olduğu, 14 yaşta sorunu olanların 2/3’ünün 21 yaşta da uyku sorunun devam ettiği görülmüştür. Bu nedenle, uyku sorununun erken çocukluktan ergenliğe ve sonra erişkinliğe devamlılık gösterdiği ve küçük çocuklarda etkin müdahaleyle uzun dönem etkilerinin önlenebildiği düşünülmektedir.
Okul öncesi daha büyük çocuklarda ise ebeveynin sınır koymada ya da davranışı yönetmesinde ki soruna bağlı yatağa gitmeyi reddetme davranışı görülür. Gece yatağında çocuğun uykuya dalması 20 dakikanın altında sürüyor, rutin uyanma saatinde rahatlıkla uyanıyor ve gelişimsel süreç dışında gündüz uyku hali ve kestirme gereksinimi yoksa yeterli uyuduğu varsayılır. Uyku sorunu var diyebilmek için, gece 3 kereden fazla uyanma, gece kalktığında toplam 1 saatin üzerinde uyanık kalma ya da toplam uyku süresinin 9 saatin altında olması olarak tanımlanmaktadır.
Anne Sütü ile Beslenen Bebekler Daha Sık Uyanır
Yeni doğan bebekler uykuya REM evresi ile geçerler ve bebek yaklaşık üç aylık olunca erişkin döneminde olduğu gibi uykuya geçiş N-REM evre ile gerçekleşmeye başlar. Yeni doğan bir bebeğin 16 ile 20 saat arasında uyuduğu ve uykunun gündüz ve geceye eşit dağıldığı bilinmektedir. Üç – dört saatlik uykuyu, 1-2 saatlik uyanıklık dönmeleri takip eder. Anne sütü ile beslenen bebeklerde bu döngü daha kısa olup uyku süresi daha kısadır. Bu dönemde uyku döngüleri sıklıkla açlık ve beslenme ile ilişkili olup, ışıktan daha az etkilenirler.Bebeğin Kendi Kendine Uykuya Dalması Öğrenebilir
Bebek 2-3 aylıkken uykunun büyük kısmı geceye yoğunlaşmıştır. Gündüz ise kısa uyku dönemleri (kestirme/şekerleme) yaşarlar. Gece gündüz döngüsünün oluştuğu bu dönemde bebekler herhangi bir aracıya özellikle ebeveynin yanında bulunmasına ihtiyaç duymadan kendi kendilerine uyumayı, gece uyandıklarında da tekrar kendi kendilerine uykuya dalmayı öğrenirler. BEBEĞİN KENDİ KENDİNİ SAKİNLEŞTİRİP UYKUYA DALMASI ÖĞRENİLEN BİR DAVRANIŞTIR. Bebekle aynı odada yatan ebeveynler bebeklerin bu kısa uyanıklık dönemlerine artan duyarlılık gösterip bebeğin tam uyanıklığa geçmesine neden olabilirler. Gelişimsel süreçte ebeveyn ya da uykuya geçişi sağlayan başka bir aracı olmadan kendi kendine uykuya dalma ya da uyku evrelerinin döngüsü sırasında gerçekleşen kısa uyanıklıklar sırasında uykuyu sürdürmenin öğrenilememesi çocukluk çağı davranışsal uyku sorununun gerçekleşmesine yol açabilir.Sağlıklı Bebeklerin 6 Aydan Sonra Gece Beslenmesine İhtiyacı Yoktur
Gelişimsel sürece bağlı bebeğin yaşamın ikinci 6 ayında deneyimlediği ayrılık kaygısı ve yeni kazanılan motor gelişim basamakları (emekleme, ayakta durma ve yürüme gibi) nedeni ile uyku gelişiminde gerileme gözlenebilir. Gece boyu kesintisiz uyku ise 3-6 ay arasında sirkadyen sistemin olgunlaşmasıyla gerçekleşir. Bu dönemde gece yarısından sabah 5-6’ya kadar kesintisiz uyku olabilir. Bebeklerin %50’si gece boyu kesintisiz uykuyu 6 aylıkken, %90’ı ise 12 aylıkken başarmaktadır. Sağlıklı bebeklerin genellikle 6 aydan sonra gece beslenmesine ihtiyaçları yoktur.1-3 yaş arası uyku gereksinimi yaklaşık 12-13 saat olup, çoğunlukla 18 ay civarında gündüz uyku ihtiyacı bire düşer. Bu dönemde ayrılık kaygısına bağlı gece korkuları ve kazanılan becerilere bağlı güç çatışmaları nedeni ile yatağa gitmek konusunda sorunlar başlayabilir.
Okul Döneminde İyi Davranışı Artırmada Ödüllendirme Önemli
Okul öncesi dönemde uyku gereksinimi yaklaşık 11-12 saat olup, yatağa girdikten uykuya dalmaya kadar geçen süre 15-30 dk arasında değişir. Bu dönemde ebeveynlerin sınırlarını zorlama, hayal gücünün gelişmesine bağlı gece korkuları nedeni ile uyku zamanı direnciyle karşılaşılabilir. Taşınma ve anaokuluna başlama gibi streslere bağlı uyku gelişiminde gerileme gözlenebilir. Uyku zamanında yatağa gitme ve gece boyunca ebeveyn yanına gitmeden kendi yatağında uyuma gibi olumlu davranışlarının ödüllendirilmesi iyi davranışın artmasına yardımcı olacaktır.Çocukların 4-5 yaş civarında gündüz uyku ihtiyaçlarının kalmadığı kabul edilmektedir. Okul çağındaki çocuklarda toplam uyku gereksinimi 10-11 saat olup, gündüz uyku gereksinimi beklenen bir durum olmadığından sınıfta, serviste ve evde gündüz uyuklayan bir çocuğun uyku niteliğinin değerlendirilmesi gereklidir. İlkokul çağındaki bir çocuğun sabah kendiliğinden uyanabilmesi beklenir.
Çocuklarda uyku; oda ısısı, gürültü, ışık, yatak güvenliği, uyku pozisyonu, uyku şeması, beslenme düzeni, kestirme, birlikte uyuma, ebeveyn davranışları, kültürel özellikler, bağlanma, bebeğin mizacı, annenin ruh hali, bebeğin hastalık durumu ve ilaç kullanımı gibi pek çok faktörden etkilenebilmektedir.
UYKU SORUNLARININ ÇOCUKLARIN SAĞLIĞI ÜZERİNE ETKİLERİ
Uyku sorunları küçük çocukların yaklaşık %20-30’unda görülen ve ebeveynleri en sık kaygılandıran sorunlardan biridir. Artmış dürtüsellik ve saldırganlık, kaygı bozukluğu, karşıt olma karşıt gelme bozukluğu, hiperaktivite, dikkat ve hafıza sorunları, okul başarısında düşüklük, erişkin dönemde alkol ve madde bağımlılığı ve artmış intihar riski ile ilişkilendirilmiştir. 18 aylık çocuklarda kısa uyku süresi (<10 saat) ve geceleri sık uyanma (>3) 5 yaşında duygusal ve davranışsal sorunlarla ilişkili saptanmıştır. Yapılan bilimsel çalışmalarda dil gelişimi, sosyal yeterlilik ve akademik işlevsellik için etkin uykunun önemi vurgulanmaktadır.Özellikle erken çocukluk dönemi uyku sorunlarının çocuk üzerine olumsuz etkilerinin yanı sıra aile işlevselliğini de bozduğu ve ebeveyn ruh sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir.
Çocukluk çağında kalitesiz ve yetersiz uykusu olanlarda artmış obezite riski vardır. Bazı çalışmalarda kısa uyku süresi, insülin direnci ve artmış hipertansiyon riski ile ilişkili bulunmuştur.
Uyku sorunlarının %10 oranında kalıcı olduğu ileri sürülmektedir. 2-4 yaşta uyku sorunu olanların %50’sinin 14 yaşta da uyku sorununun olduğu, 14 yaşta sorunu olanların 2/3’ünün 21 yaşta da uyku sorunun devam ettiği görülmüştür. Bu nedenle, uyku sorununun erken çocukluktan ergenliğe ve sonra erişkinliğe devamlılık gösterdiği ve küçük çocuklarda etkin müdahaleyle uzun dönem etkilerinin önlenebildiği düşünülmektedir.
ÇOCUKLARDA DAVRANIŞSAL UYKU BOZUKLUĞU
Uykunun başlatılması, süresi, sürdürülmesi ya da niteliğinde tekrarlayan zorluk yaşanması olarak tanımlanabilir. Sık görülen uyku bozukluğu şeklidir. Bu durum pratikte karşımıza yatağa gitmeyi reddetme ya da direnç gösterme, uyku başlangıcını geciktirme (yatağa girdikten sonra uyumasının 1-2 saat sürmesi), gece uyanma sürelerinin uzaması ya da hepsinin birleşimi olarak çıkar. Uykuya dalma süreleri uzundur, bebek kendi kendini sakinleştiremez ve ancak özel koşulların sağlanması halinde çocuk uykuya dalabilir. Gece uyanmaları sırasında da aynı koşulların sağlanması gerekir ve sallamak, beslemek gibi özel koşullar sağlanmaması halinde gece uyanmaları sırasında çocuğun tekrar uykuya dalması için ebeveynin müdahale etmesi gereklidir. Bu sorun sıklıkla ebeveynin çocuğu kendi yataklarına almasıyla sonuçlanmaktadır.Okul öncesi daha büyük çocuklarda ise ebeveynin sınır koymada ya da davranışı yönetmesinde ki soruna bağlı yatağa gitmeyi reddetme davranışı görülür. Gece yatağında çocuğun uykuya dalması 20 dakikanın altında sürüyor, rutin uyanma saatinde rahatlıkla uyanıyor ve gelişimsel süreç dışında gündüz uyku hali ve kestirme gereksinimi yoksa yeterli uyuduğu varsayılır. Uyku sorunu var diyebilmek için, gece 3 kereden fazla uyanma, gece kalktığında toplam 1 saatin üzerinde uyanık kalma ya da toplam uyku süresinin 9 saatin altında olması olarak tanımlanmaktadır.